6 Mayıs 2014 Salı

minik oyunbazlarla ezberbozan drama


Minik oyunbazlarla yeni bir döneme girdik bu hafta. Bu hafta yalnızca yönlendirici ve katılımcı lider tavrımla yanlarındaydım. Hemen hemen olayın bütün seyri, çatışmalar onların elindeydi.
 
Öncelikle hayal güçlerinin üzerindeki ince perdenin kalktığını, kalıplardan kurtulduğumuzu görmek benim için büyük mutluluktu. Çocuklarla çalışmanın en güzel yanı sınırsızlıkları zaten ama öğrenilmişlikler yine de onların zihninde belli tortular bırakıyor. İBelki de bu yüzden dramanın okulöncesinde kullanımının vazgeçilmezi; yaşam provaları ve yaratıcılık geliştirme kuşkusuz..
 
Minik oyunbazlar; bu hafta diş macunu tüpüyle uçan cadılarla , ayaklı balıkların  yaşadığı yerlere gittiler.. En büyük hayalleri denizi görmek isteyen tavuklardılar her biri..
 
"BURADA BÖYLECE TAVUK GİBİ OTURMAK İSTEMİYORUM. HADİ GİDİP DENİZİ GÖRELİM"
 
Yaşamda karşılarına çıkan sorunları, onlara sunuluş şekliyle, doğaçlamalara getirdiler. Paha biçilemez olanı ise başları ciddi belaya girmek üzereyken bile vazgeçmediler. Bir ara homurdanmalar başladı küçük bir gruptan: "Hep senin yüzünden bunlar başımıza geldi, evimizde televizyon başında oturuyorduk ne güzel..." Sonra hemen toparladılar kendi kendilerini: "Ama o zaman denizi göremeyecektik, koklayamayacaktık. Gemiye hiç binemeyecektik." Hem onlar için bir çile olan ve hiç yapmak istemedikleri bir şeyi çözüm olarak evirdiler ve kendi yarattıkları labirentte çıkış yolunu kendileri buldular: YUMURTLAYARAK!
 
Atölyeden zihnimde kalan konuşma ve soru balonları: doğru tek midir, kişiye göre değişir mi, bazen gerçekten her şey kötü gider ama sonra düzelir, pes etme deniz güzel, yapmaktan hoşlanmadığımız şeyler bazen bizim kurtarıcımız olabilir!
 
Yelkenler fora bundan sonra, "merak" hemen yanı başımızda..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder