23 Şubat 2014 Pazar

minik OYUNBAZ'ların ilk atölyesi ve çocukluk üzerine..

Miniklerin ilk atölyesi 15 Şubatta başladı.
 
Dramayı daha önce deneyimleyen çocukların yanında, dramayı ilk defa duyan da vardı.. İşe önce ortama, sonra gruba, lidere ve derse ısındırmayla başladık. Ritm çalışmalarının hemen ardından taklide dayalı küçük oyunlarla devam ettik.
 
Miniklerle drama yaparken her seferinde şaşkınlıkla karşıladığım bir şeyler oluyor; çünkü hiçbir şey planlanılan gibi gitmiyor. Onların hayal dünyaları öylesine geniş ki bir kapı aralanıyor ve oradan mutlaka eldeğmemiş, ayak basılmamış bir alan filiz veriyor.
 
Onların bizim gibi kalıpları yok çünkü.. Çünkü -biz büyükler- kalıpları çok seviyoruz; sınırlara, çizgilere bayılıyoruz. Arabamızı park ettiğimiz çizgilerden tutun da, merdivende basacağımız yer ve yönlere, kekimizi pişirdiğimiz kaplara kadar kalıpçıyız. Daha güvende hissettiriyor çünkü.
 
Ama onların bir çizgisi, sınırı yok. Noktayı ille kullanacaklarsa üç noktayı tercih ediyorlar. Resimleri çok renkli, şarkıları şen şakrak, adımları kanat kanat.. Ama biz ne yapıp edip "sırayı bozmadan" yürümeyi, "çizginin dışına çıkmadan" boyamayı öğretiyoruz. Bir kıl payı farklılığa bile tahammülümüz yok çünkü.
 
Günün kazanımı benim için güven ve uyumdu. Ağlayarak anne ve babası eşliğinde atölyeye giren miniklerin "zorla" çıkarılmaya çalışılması, en küçük katılımcılarımızdan birinin "Beni oyun çıldırıyor"  cümlesi ve bize el sallarlarken gözlerindeki sıcacık, aydınlık gülümseme doğru yolda olduğumuzu bir kez daha anımsattı, anımsatıyor her atölye sonrası..
 
Büyüklerin dünyasında en büyük silahımız "oyun", çocuk olabilmek, çocuk kalabilmek ya da çocuksu yanımızı kaybetmemek için...
 
İşte bu yüzden iyi ki varsın drama!
 
***Evrim Yavuz***
 
 

9 Şubat 2014 Pazar

Kütahya Sera AVM'deydik

25-26 Ocak ve 1-2 Şubat tarihinde Kütahya Sera AVM'deydik.
 Önceden kayıtlarını yaptıran onlarca küçük arkadaşımızla kuş kuklaları yaptık.
En küçük katılımcımız, yarım Türkçesiyle kuklasının ismini fısıldadı kulağımıza: "Cik!"

Necatibey Anaokulu'ndaydık

14-15 Ocak tarihinde Bursa Necatibey Kız Meslek Lisesi Anaokulu'ndaydık..
 Bir sürü yeni kuklamız ve yeni arkadaşımız oldu...
 

keçeden

Keçeden  hayvan maskeleri Ural'ın 5. doğum günü için özenle hazırlandı.
 5 Ocak'ta  Bursa Shereton Otel'e yola çıktı..

Bir Kukla Atölyesi'nden..


8 Şubat 2014 Cumartesi

umut..

"Umut insanı uyandıran bir rüyadır."

Aristoteles

27 kasım dünya drama günü

Drama;
Farkında olmak demektir..
Çamura batmadan paçaları temizlemektir.
Renktir, renklerle barış içinde olmak demektir..
Kendini görmek ve gördüğünü sevmektir..
İçinin müziğini evrenin müziğiyle birleştirmektir, ahenktir.
Drama;
Son hızla giden bir trenin camından ısrarla dışarı bakmaya gayret etmektir;
Hıza ve koşuşturmacaya rağmen bitmek bilmez bir "daha çok görme" isteğidir..
Drama;
Herkes büyümeni ve hizaya geçmeni beklerken
çocukluğun yaratıcı bahçesinde kendin kalarak özgür olmak demektir

canlı yayın

 
As Tv'de Serpil Arslantürk'le Hayata Dair programındaydık..
 

Gün Işını


Üç kültürün, üç ödüllü oyunu GÜN IŞINI.. Rus yazar, Bulgar yönetmen, Türk oyuncular..
Bir evin bodrum katında yaşayan küçük fare Muf ile ayağı kırıldığı için bodruma atılan porselen balerin Odilya’nın sıcak öyküsünü anlatan oyun; arkadaşlığın, birlikte hareket etmenin ve ışığı isteyenlerin mücadelesini yalın bir dille anlatıyor.


Muf, Odilya ile iletişim kurabilmek için yaşamını tehlikeye atacak hareketler yaparak onun dikkatini çekmeyi ve arkadaşlığını kazanmayı hedefliyor. Oyun ince bir hüzün, çocuksu bir heyecan ve insana en çok yakışan duygu olan derin bir umudu sahneye taşıyor.

Karanlıktan korkan Odilya ve yalnızlıktan sıkılan Muf arkadaşlığın ve ışığın sırrını birlikte çözüyorlar. 5-12 yaş için önerdiğimiz oyunun aslında yaşamı sadeleştirmenin gereğine inanan tüm izleyiciler için sahnelendiğinin de altını çizmek istiyoruz.


Yazan: Aleksandır Popecsu

Yöneten: Petar Petkov

Sahne ve kukla Tasarımı : Veselin Anev

Müzik: Detelina Petkova

Oynayanlar:Elif Varol-Bircan Sarıoğlu-Mesut Sarıoğlu-Halit Kaplan

Işık: Fatin Uçar

Uçaneller Kuklaevin'ndeydik

Lüleburgaz'daydık..
Hem hocalarımızı, dostlarımızı görmek hem de Muf ve Odilya'yla tanışmak için düştük yollara..
Gün Işını'nı o kadar sevdik ki, Bursa'ya davet ettik; Bursalı dostlarımız da görsün istedik..
2. Dönem bizlerle..

dijital çağın çocuklarıyla kukla yapmak

Başlangıçta bir bavul dolusu kuklayı yüklenip yola çıktığımızda, açıkçası biraz endişeliydik.
Tek tuşla dünyalar kurup, dünyalar bozan bir çağın dijital çocuklarına tuşla, pille değil yalnızca kendi güçleriyle oynatabilecekleri bir oyuncakla gitmek "acaba" duygularımızı da cebimizde taşımaktı.
 
Ama onlar sanki yıllardır bekledikleri kahraman gelmiş gibi karşıladı elimizdekileri..
Yazdılar, çizdiler, hayallerinin kuklalarını boyalarla bezediler. Sonra "uçaneller" dokundu iplere, ayaklandı çocukların kuşlar kabilesi..
 

problem çözme aracı olarak drama

Drama hayatın provasıdır, diyordu ya Dorothy Heathcote..
Prova devam ediyor..
Minik dostlarımız hiç olmadık bir yerde olmadık sorunlarla karşılaşıyorlar..
Kovaladıkları yavru kedi tırmandığı ağaçtan inemeyince; kedinin çığlık çığlığa miyavlamalarıyla, oyun oynamak isteyen içseslerinin arasında kaldıklarında bir ses yükseliyor:
"Ama oyun hep oynanır, kedinin bize ihtiyacı var.."
Parçası olduğumuz bir problemin çözümünde; itfaiye de biziz, merdiven de..
 

kukla deyince

Kukla demek;
İlle de bağlanmak demektir yaşama görünen ya da görünmeyen iplerle..
Kukla demek,
İlle kukla olmamaktır "yaşam" denen efendiye..
Renkle, ahenkle ve sesle var olmaktır; biçimden biçime...

Uçaneller Kukla Atölyeleri Bursa'da

Çocuk sevinçlerine takılıp çıktığımız yolda kuklalarla kesişti yollarımız.
 
Çocuklar, bilgisayarın başından kalkıp kendi oyuncaklarıyla oynasınlar diye..
Önce hayal edip, sonra yaratsınlar, yazsınlar diye..
 
Uçaneller Kukla Evi'nin Bursa Şubesi olarak
her yaşa özel hazırlanmış kukla atölyelerimizle sizlerleyiz.
 

uçaneller kuklaevi

Uçaneller Kuklaevi 2004 yılında Lüleburgaz Genç Oyuncular bünyesinde  kuruldu.

26-31 Mayıs 2004 tarihinde  Silistre’de düzenlenen Yan Bibiyan Uluslararası Kukla Festivali’ne katılan ekip burada Karagöz ve Hacivat gösterisini canlı ve Bulgarca olarak sahneledi. Festival yöneticilerinden büyük ilgi gören ekip kukla tiyatrosu ile burada tanıştı ve bu alanda çalışmalarına başladı.

Ekip Dobriç Devlet Kukla Tiyatrosu Yönetmeni  Petar Petkov ile ilk kukla oyunun hazırladı. “Gün Işını” adlı oyun yurt içinde ve yurt dışında büyük ilgi gördü.

Kukla tiyatrosu çevresinde yaygınlaştırmaya çalışan ekip 2005 Nisan ayında Lüleburgaz’da 1. Uluslararası Kukla Festivali’ni düzenledi. Festivale; Silistre, Burgaz, Yambol, Dobriç’ten gelen Tiyatro Ekiplerini  katıldı.

2006 Nisan ayında Lüleburgaz’da 2. Uluslararası  Kukla Festivali’ni düzenleyen Lüleburgaz Uçan Eller Kukla Evi bu festivalde de 10 bin çocuğu kuklalarla buluşturdu. Bu festivalde Bulgaristan’ın yanı sıra Romanya ve Ukrayna’dan da ekipler festivale katıldı,

Ekip bu tarihten sonra Kukla Tiyatrosu alanındaki çalışmalarına ağırlık verdi.
Şu ana kadar ülkemizde ve dışarıda düzenlenen 58 Uluslararası festivalde sahne alan ekip 2008 yılından bu yana Uluslararası Trakya Kukla Festivali’ni düzenliyor.

Lüleburgaz’da kendisine ait 70 kişilik salonda gösterilerine devam eden ekip 2013 yılında  “100 bin Çocuk Sanatla Buluşuyor” projesi kapsamında 5. Uluslararası Trakya Kukla Festivalini düzenledi.

 “Oyuncaklarını yitiren uluslar ve insanlar özgürlüklerini de yitirirler.” cümlesinden hareket eden grup ülkemizde dar bir alana sıkıştırılan kukla sanatını dünyadaki örnekleriyle harmanlayarak bu alanda yeni yollar açmayı çalışıyor.
Çocuk kahkahalarının peşinden giden ekip,  hep bir ağızdan tek bir sesle tüm ülke çocuklarına şöyle sesleniyor:
 
“ Selam Olsun Uzun Yolun Yolcularına”

tahta bacak her yerde

Çocukların vazgeçilmez eğlencesi,
Tahta Bacak, her yerde!..
Çocuklardan yükselen sesler:
"Nasıl bu kadar uzun olabildin?"
"Sen zürafanın arkadaşı mısın?"
:)

foto fest'teydik

5-12 Ekim tarihlerinde 3. Uluslararası Bursa Fotoğraf Festivali'ndeydik.

ilk söz

Yelkenler pruva!
Yıllar yıllar önce çıkmıştık yola; drama için, tiyatro için, sanat için; hepsi çocuklar için..
Yollarımız birleşti, daha bir rüzgarla doldu kanatlarımız..
Masalsız, hayalsiz kalmasın diye çocuklar başladık anlatmaya...
Yelkenler pruva!..